PAPAZ OLAYI DEĞERLENDİRMESİ
Bir haftadadır
Facebook anasayfam Amerikalı Rakip hakkında yazılanlarla dolunca ben de bu
gönderi altında düşüncelerimi paylaşmaya niyetlendim. Pastör hakkında
"asıl" diyecek kadar absürt yorumlardan, "uzatılacak ne var,
verelim gitsin" diyecek kadar alakasız yorumlara kadar birçok yorumu hem
Facebook'ta hem Twitter'da okudum.
Yukarıdaki
yorumlar apolitik insanların politika hakkında görüş belirtirken sığındıkları
uslüba yakın yorumlar. İlkokulda biz -o zamanki aklımızla- Grönland'a asker
yığıp Amerika'yı yıkıyorduk. Bu yorumlar da o minvalde...
SÜREÇ
Brunson Ekim
2016'ta gözaltında sınırdışı edilmek için gözaltına alınmış. Oturma izni
verilmemesinin ve sınırdışı edilmesinin sebebi İçişleri Bakanlığı'nın hakkında
yaptığı araştırmalarda edindiği kanaat: Suriyeli mültecilere yönelik yardım
kisvesi altında misyonerlik faaliyet yürütmek. FETÖ/PDY kapsamında tutuklanmış.
İddianamesi Mart 2018'de hazırlanmış. Ve Temmuz 2018'de de ev hapsi güvenlik
tedbiri uygulanmış. Hâlen bu tedbir uygulanıyor ve dava devam ediyor.
HUKUKî YÖNDEN
İçişleri
Bakanlığı yetki kapsamında olduğu üzere kamu güvenliği açısından tehdit
oluşturan kişileri sınırdışı edebiliyor. Bu kapsamda Brunson gözaltına alınmış.
Burada bir ihlâl yok.
Ardından
hakkında PDY/FETÖ şüphesi olması dolayısıyla tutuklanmış. Tutuklanma tedbirinin
uygulanması için kuvvetli suç şüphesi, kaçma ve delilleri karartma şüphesi
şartları iddianame kapsamında sağlanması gerekir. Bir şart da diğer güvenlik
tedbirlerinin yeterli olmadığının somut delillerle ispatıdır. Ben iddianameyi
incelemedim. Bu sebeple kuvvetli suç şüphesi olup olmadığı noktasında kanaat
sahibi değilim. Ancak kaçma şüphesi bir yabancı rahip için gündeme gelebilecek
bir konudur. Nitekim şu anda yapılan tartışmalar, Amerikanın bu konudaki
hassasiyeti tutuklama tedbirinin haklılığını ortaya koyuyor. Üstelik bu
tartışmalar özellikle son bir aylık süreçte hararetlendi. Son bir aylık süreçte
rahip ev hapsinde, güvenlik tedbiri uygulanıyor, tutuklu bulunmuyor. Aynı
durumda olan birçok Türk vatandaşı, daha az delille, kaçması mümkün bile
değilken şu anda hâlâ tutuklu olarak cezaevinde tutuluyor. Bu noktada Brunson'a
uygulanan tedbirin ölçülü olduğu kanaatindeyim.
Burada
tartışılması gereken bir başka husus gözaltı ile iddianame yazılması ve bugüne
kadar arada geçen sürenin uzunluğudur. Tutuklamadan itibaren bir buçuk yıl
sonra iddianame yazılması ideal hukuk noktasında elbette üzücü bir durum.
Hakkında iddia dahi olmayan bir kişinin tutuklu olması, yani hakkındaki iddiayı
bilmeden özgürlüğünden mahrum bırakılması Hukuk'un genel kaideleri ile
bağdaşmaz. Ancak Türkiye'de yaşanan olağanüstü süreçte bu durum -maalesef-
normalleşmiş durumda. Özellikle Yargı mensuplarına yönelik yapılan
operasyonlarda birçok yargı mensubunun görevden alınması ile zaten iş yükü
fazla olan kalan yargı mensuplarının iş yükü hepten arttı ve nihayetinde Hukuk
ile bağdaşmayacak böyle olumsuz bir durum ortaya çıktı. Hukuk, muhakemelerin
bir an evvel, olabildiğince hızlıca tamamlanarak adil hükmün ortaya çıkmasını
ister. "Geç gelen adalet adalet değildir". Bu nokta kanaatimce
gerçekten eleştirilmesi gereken bir durum olmakla birlikte rahibe yönelik özel
bir muamele olmayıp bizim kendi vatandaşlarımızın da mağdur olduğu bir durum
olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda tüm insanlar için, vatandaş-yabancı
ayırımı yapmadan hızlı ve adil bir süreç olmasını dilemekten başka imkân
kalmıyor.
SİYASÎ VE EKONOMİK
YÖNDEN
Anayasa'nın
mahkemelerin yargı bağımsızlığını düzenleyen 138'inci maddesi yargı mensuplarına emir ve talimat
verilemeyeceğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Hâl böyle iken değil Amerika
hükumetinin Türk hükumetinin bile sanık hakkında "tutuklayın, serbest
bırakın, alın, verin" deme hakkı ve yetkisi yoktur. Bu konunun konuşuluyor
olması bile yargı üzerinde siyasî ve kamuoyu baskısının oluşmasına, böylece
adil ve hakkaniyete uygun bir kararın ortaya çıkmasına engel teşkil etmekte, en
azından şaibe uyandırmaktadır.
Hükumetin
"bağımsız mahkemelerin verdiği karara saygılıyız, mahkemelerimizin
kararına herkesin boyun eğmesi gerekir, gerekirse kanun yolları, AYM ve AİHM
imkânı mevcuttur, hukukî süreç kendi hâline bırakılmalıdır" demesi
gerekirken Amerika ile "takas" kelimesini ihtiva eden tartışmalara
girmesi kabulü mümkün olmayan bir durumdur. Üstelik bu nevi tartışmalar Türk
yargısının uluslararası platformda itibarını zedeleyici, kuvvetler ayrılığı
yönünden şüphe uyandırıcı olumsuzluklardır.
Tüm bunlarla
birlikte Amerika'nın Türkiye'ye bu süreç sebebiyle ambargo uygulaması ve
muhakemesi devam edilmekte olan bir sanığın serbest bırakılarak Amerika'ya gönderilmesinin
istenmesi Türkiye'nin egemenlik haklarına bir saldırıdır. Kabulü mümkün
değildir. Bu itibarla Türk devletinin egemenlik hakkına saygı duyulmasını
istemesi ve karşılıklılık esasına dayalı tedbirler alması en doğal hakkıdır.
SONUÇ
Yukarıda yer
alan tüm bu menfi ve müspet durumların değerlendirildiği durumlar sebebiyle
adil ve hakkaniyete uygun bir hükmün bir an evvel kurulmasını, bu hükme tüm
dünya devletlerinin saygı göstermesini temenni ediyorum.
17.08.2018
tarihli Facebook gönderisidir.
Pirali Çağrı
ŞENSOY
Yorumlar
Yorum Gönder