Kayıtlar

MERKEZ VE ÇEVRE MÜCADELESİNDE TRABZON VE TRABZONSPOR

Resim
  MERKEZ VE ÇEVRE MÜCADELESİNDE TRABZON VE TRABZONSPOR 17 Mart 2024 akşamı Trabzonspor – Fenerbahçe karşılaşmasında yaşananlar tüm Türkiye’nin malumudur. Bir Trabzonlu ve Trabzonspor’a çeşitli anlamlar yükleyen bir Trabzonspor taraftarı olarak bu olayları değerlendirmek ihtiyacı hissettim. Bu özensiz blog yazısında bu kapsamda bazı karalamalar yazacağım. Bu yazı bir özeleştiri yazısı olacaktır. Fakat özeleştiriye geçmeden önce, öncelikle şunu söylemeyi kendime ve inandığım değerlere karşı bir görev olarak görüyorum ki, yaşanan hadiselerde karşı takımın kulübüyle taraftarıyla Trabzonspor’dan daha az suçlu olmadığını, hatta misliyle kusurlu olduğunu düşünüyorum. En basiti malum olaylar yaşandığından birkaç saat sonra 18 Mart vesilesiyle Çanakkale şehitlerini anma mesajlarıyla Trabzon şehrine topyekûn hakaretler bir arada internette yer alıyordu, halbuki mezunu olmakla iftihar ettiğim Trabzon Lisesi Çanakkale savaşına giden öğrencileri dolayısıyla mezun verememiş, tüm öğrencilerini Ça

Yaşamak Üzerine Notlar: “Bu Hayatı Nasıl Yaşamak Gerekiyor” Sorusu Üzerine

Resim
  Yaşamak Üzerine Notlar: “Bu Hayatı Nasıl Yaşamak Gerekiyor” Sorusu Üzerine   Lisansımı hukuk üzerine yaptım. Yüksek lisansta hukuk felsefesi ve ceza hukukunun kesişim kümesi olan cezaların amacı üzerine çalıştım. Şimdi doktorada pür hukuk felsefesi konularıyla ilgileniyorum. Ne iş yaptığımı sorduklarında bağlamına göre bazen hukukçu bazense biraz şakayla karışık etikçi diyorum. Liseden beri felsefe üzerine okumayı ve düşünmeyi sevsem de kendime “felsefeci” diyemiyorum bu alanda lisans derecem olmadığı için. Fakat akademik ilgim tamamen etik üzerine yoğunlaşmış vaziyette. Hukukçuluk da en nihayetinde insan eylemlerine bir değer atfetme mesleği. Bir şekilde etiğin temel soruları üzerine düşünüyorum. Bu soruların ilki de “bu hayatı nasıl yaşamak gerekiyor” sorusu. Esasen bu soruyla olan ilgimi salt akademik bir ilgi olarak tanımlayamam. Çünkü insanın şapka değiştirir gibi “şimdi akademisyenim ve ilgim bu”, “şimdi özel alanımdayım ve ilgim şu” gibi karakterler arasında geçiş yapabi

YURTDIŞINA KAÇIŞ NEDEN AHLÂKA AYKIRIDIR

Resim
YURTDIŞINA KAÇIŞ NEDEN AHLÂKA AYKIRIDIR Son yıllarda sosyal mecralarda veya gençler arasındaki masabaşı sohbetlerde “yurtdışına gitmek” çokça gündeme gelen bir konudur. Bu düşünceyi aklından geçiren gençlerin kimi haklı motivasyonları da vardır: Gençler yıllarca emek ediyorlar ve yaklaşık yirmi sene boyunca eğitim alıp sonrasında bu emeklerinin karşılığını görmek istiyorlar. Fakat eğitim ve liyakatin yerine sadakat ve asabiyetin ön plana geçince emeklerinin karşılığını almak şöyle dursun çoğu zaman boğaz tokluğuna yaşamak mecburiyetinde kalıyorlar. Üstelik maddî olarak tatmin olamadıkları gibi çoğu nitelikli meslek mensubu şiddete, horlanmaya muhatap oluyor. Yazımızın konusu olmayan çeşitli sosyolojik sebeplerle eğitimli genç nüfus manevî baskıya da maruz kalıyor. Bunun akabinde bazı kötü niyetli kışkırtmaların da etkisiyle gençler için yurtdışına kaçmak, kendini bir şekilde buradan kurtarmak fikri ortaya çıkıyor. Biz bu yazıda söz konusu düşünceyi ahlâkî yönden ele alacağız. Bunu

BLOGUN İKİNCİ AÇILIŞI

Resim
Merhaba, Bu blogu 2016 yılından 2020 yılına kadar aktif olarak kullanmıştım. 2020 yılında akademik çalışmalarım fazlalaşıp da blog yazmaya fırsat bulamayınca bloga metin girişim durdu. Nihayet 2020 yılından sonra yazdığım blog yazılarını çeşitli platformlarda yayınladıysam da ayrıca bu bloga girişini yapmadım. Bugün itibariyle blogumu tekrar canlandırma niyetindeyim. Eski paylaşımlarımın tamamını taslağa aldım. Bunlardan bir kısmı kısa Facebook paylaşımlarının kopyasıydı ve bir blogda yayınlanmaya pek münasip değildi. Bunları ayıklayacak, belirli bir kalitenin üstünde olanları saklayacağım. Bu ayıklamayı fikrî bir kriterden ziyade söylediğim gibi şeklî kriterlere göre yapacağım. İlaveten farklı platformlarda yayınlanan metinleri de zamanla, oradaki tarihlerine uygun şekilde buraya da ekleyeceğim. 02.07.2020-02.10.2023 arasındaki hiç giriş yapmadığımı düşünecek olursak bu tarihler arasında gördüğünüz metinler ifade ettiğim farklı platformlarda yayınlanan metinlerdir. Hâliyle 02.10.2023

FERT-CEMAAT ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Resim
  Twitter'da kısa bir videoya denk geldim. Teferruatı önemli değil. Bir oyuncu hanımefendi yıllar önce ülke çapında sansasyon yaratmış bir cinayet katilinin kardeşiyle birlikte fotoğraf paylaşmış, sosyal linçe maruz kalmış. Benim arkadaşım değildi, bilmiyordum diye kendini savunma derdinde. Bu video beni uzun zamandır üzerine düşündüğüm pek bir sonuca da ulaşamadığım bir konuda düşüncelerimi somutlaştırmak adına bu yazıyı yazmaya sevk etti. Konu fert-cemaat çatışması. Bu konu felsefenin ve özellikle de siyaset felsefesinin tartıştığı temel konulardan birisidir. İnsan tabiatı fert hâlinde yaşamaya uygun mudur yoksa insan dediğimiz varlık herhâlde bir cemaat içinde mi insan olmak sıfatına layık olur. Tartışmanın mazisini Aristoteles'in "insan içtimaî hayvandır" tanımına kadar getirmek mümkün. Aynı zamanda bugün liberalizm ve komüniteryenizmin temel çatışması da bu iki kavram etrafında şekillenmektedir. Liberaller aslolanın fert yahut birey olduğunda ısrarcıdır. Bu f

SİNAN OĞAN VE TÜRKÇÜ UFUK

Resim
(BAŞLAMADAN ÖNCE: YAZAR, SİNAN OĞAN'A YÜKLEDİĞİ BU ANLAMDAN DOLAYI SONRADAN PİŞMANLIK DUYDUĞUNU HEMEN YAZININ BAŞINDA İFADE ETMEK İSTİYOR. 02.10.2023. Pirali.)   Sinan Oğan'ın bir Youtube kanalında katıldığı programı henüz izleyebildim. Programı izlemeden önce muhalefetin aday belirleme sürecinde yaşanan olayları ve birtakım politikalarını protesto etmek için ilk turda Sinan Oğan'a protesto oyu vermeyi düşünüyordum. Ancak Sinan Oğan'ı izledikten sonra fikrim değişti, artık Sinan Oğan'a Sinan Oğan olduğu için oy vermeyi düşünüyorum. Bir Türk milliyetçisi/Türkçü olarak Türkiye'nin aydınlık geleceğinin Türk milliyetçiliğinde/Türkçülükte olduğuna dair bir inanç taşıyorum (Yeri gelmişken, bu yazıda Türk milliyetçiliği ile Türkçülüğü eş anlamlı olarak kullandığımı belirtirim). Türkiye'de Yusuf Akçura'nın tespitiyle üç siyaset yapma tarzı vardır. Bunlar Batıcılık, İslamcılık ve Türkçülüktür (Belki bunlara azınlıkçıları da bir dördüncü olarak ekleyebiliriz). B

6’LI MASANIN KAÇINILMAZ SONU

Resim
  GİRİŞ Usûl esasa mukaddemdir. Yanlış bir usûl (yöntem/metot) kullanılarak doğru bir sonuca varmayı beklememek gerekir. Zira usûl aynı zamanda esasın amillerinden bir tanesidir. Kendisine mahsus bir aletle kesilmesi gereken bir mücevheri çekiçle kesmeye çalışmak mücevherin kırılmasına ve zayiatına sebebiyet verir. Yine bilindik bir örnekle birlikte düğmeleri yanlış iliklenmeye başlandığında, yani gömlek ilikleme işine yanlış bir usûlle girişildiğinde neticede doğru bir sonucun ortaya çıkmasını beklemek mümkün değildir. Dün Meral Akşener'in açıklamalarıyla birlikte kamuoyunda "6'lı Masa" olarak bilinen Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti'den oluşan yapının dağıldığını öğrendik. Siyaset arenası savaş alanına döndü ve herkes birbirini suçlamaya başladı. Ancak yanlış bir usûlle yola çıkan bu hareketin bugünlerini görmek değil, başarısını görmek şaşırtıcı olurdu. Bu yazıda bugüne