Bu blog kafamı meşgul eden düşünceleri somutlaştırmak ve kalıcı kılmak amacıyla açılmıştır. Bu sebeple düzensiz paylaşımları içeren bir "karalama defteri"dir. Yorum ve tavsiyelerinizle düşüncelerime katkıda bulunabilirisiniz.
İrtibat
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Eleştiri, düşünce ve her şey için bana ulaşabileceğiniz adresler:
MERKEZ VE ÇEVRE MÜCADELESİNDE TRABZON VE TRABZONSPOR 17 Mart 2024 akşamı Trabzonspor – Fenerbahçe karşılaşmasında yaşananlar tüm Türkiye’nin malumudur. Bir Trabzonlu ve Trabzonspor’a çeşitli anlamlar yükleyen bir Trabzonspor taraftarı olarak bu olayları değerlendirmek ihtiyacı hissettim. Bu özensiz blog yazısında bu kapsamda bazı karalamalar yazacağım. Bu yazı bir özeleştiri yazısı olacaktır. Fakat özeleştiriye geçmeden önce, öncelikle şunu söylemeyi kendime ve inandığım değerlere karşı bir görev olarak görüyorum ki, yaşanan hadiselerde karşı takımın kulübüyle taraftarıyla Trabzonspor’dan daha az suçlu olmadığını, hatta misliyle kusurlu olduğunu düşünüyorum. En basiti malum olaylar yaşandığından birkaç saat sonra 18 Mart vesilesiyle Çanakkale şehitlerini anma mesajlarıyla Trabzon şehrine topyekûn hakaretler bir arada internette yer alıyordu, halbuki mezunu olmakla iftihar ettiğim Trabzon Lisesi Çanakkale savaşına giden öğrencileri dolayısıyla mezun verememiş, tüm öğrencilerini Ça
Yaşamak Üzerine Notlar: “Bu Hayatı Nasıl Yaşamak Gerekiyor” Sorusu Üzerine Lisansımı hukuk üzerine yaptım. Yüksek lisansta hukuk felsefesi ve ceza hukukunun kesişim kümesi olan cezaların amacı üzerine çalıştım. Şimdi doktorada pür hukuk felsefesi konularıyla ilgileniyorum. Ne iş yaptığımı sorduklarında bağlamına göre bazen hukukçu bazense biraz şakayla karışık etikçi diyorum. Liseden beri felsefe üzerine okumayı ve düşünmeyi sevsem de kendime “felsefeci” diyemiyorum bu alanda lisans derecem olmadığı için. Fakat akademik ilgim tamamen etik üzerine yoğunlaşmış vaziyette. Hukukçuluk da en nihayetinde insan eylemlerine bir değer atfetme mesleği. Bir şekilde etiğin temel soruları üzerine düşünüyorum. Bu soruların ilki de “bu hayatı nasıl yaşamak gerekiyor” sorusu. Esasen bu soruyla olan ilgimi salt akademik bir ilgi olarak tanımlayamam. Çünkü insanın şapka değiştirir gibi “şimdi akademisyenim ve ilgim bu”, “şimdi özel alanımdayım ve ilgim şu” gibi karakterler arasında geçiş yapabi
1- Dün akademik, üstelik felsefî kavramların tartışıldığı, bir toplantıda şöyle bir söz söylendi: “İyi bazen doğru değildir, hatta çoğu zaman doğru değildir”. Böyle cümleler tabiatı itibariyle insanı bir anda çarpıyorlar ve “vaay, gerçekten öyle, hakikaten!” dedirtiyorlar. Ancak felsefî bir süzgeçten geçirince… bu söz ne demek istiyor? Bir anlamı var mı? Bakalım: 2- Doğru ve yanlış epistemolojinin yani bilgi felsefesinin kavramlarıdır. Ben doğru kelimesini “gerçeğe uygun olan” anlamında kullanıyorum. Ortada bir gerçek vardır; bu gerçek hakikat dediğimiz gerçeğin gerçeği de olabilir, bir fizik gerçek ya da gündelik hayatın gerçeği de olabilir. İfade edilen önerme bir iddia sunar. Bu iddia gerçeklikle uyumluysa “doğru”, uyumsuzsa “yanlış” olarak nitelendirilir. Dolayısıyla bir önermenin doğru mu, yoksa yanlış mı olduğu gerçeğe gidilip -şayet yapılabiliyorsa- test edilerek belirlenir. Söz gelimi “dışarıda yağmur yağıyor” cümlesi bir önermedir ve doğru veya yanlış olabilir. Anc
Yorumlar
Yorum Gönder